top of page

Herşey Tamam, Bir Motivasyon Eksik!

Güncelleme tarihi: 12 Haz 2020


#EVDEKAL günleri çıkageldi! Önce biraz garipsedik ama sonra hızla alıştık gibime geliyor. Bize gelmeden önce başka ülkelerden haberini almaya başladık. Kapımızı çaldığında ise, dışarıda çalışmak zorunda olmayanlarımız sanki çoktan adapte olmuştu. Karantinada olmayanlarımız bile havaya girmiş, gönüllü karantinayı benimsemişti.


Eş zamanlı olarak, özellikle sosyal medyada iki tür bombardıman başladı:


Bir yanda tavsiye listeleri, yemek tarifleri, evde yapılabilecek egzersizler, ücretsiz hale gelen abonelikler, online kurslar ve dersler, dünyanın müzeleri, yerli-yabancı sanatçılardan konserler, uzman konuk ağırlanan canlı yayınlar, kişisel gelişim hizmetleri. Bunlar biraz da evde kalmak zorunda olduğumuzda ya çok sıkılacağımız, ya da ne yapacağımızı bilemeyeceğimiz varsayımı barındırıyordu. İyi de oldu şüphesiz, ilgi alanlarımızda ulaşabileceğimiz yeni kaynaklar ve ücretsiz etkinlikler bulmak az şey mi?


Diğer yanda da sosyal çevremizin neler yaptığı, evdeki zamanını nasıl doldurduğu bilgisi akmaya başladı. Görüntülü sohbet yazılımları aracılığıyla arkadaşlar, aileler hasret gidermeye, iş ortakları toplantılar yapmaya başladı. Online oyunlar oynanıp, beraber filmler izlenmeye devam edildi. Evde yapmayı başardığımız her ne varsa, örneğin mutfak hünerleri, çok heyecan verici bulduğum ev içinde uzun mesafe koşu kampanyaları ve daha niceleri sosyal medyayı kapladı. Böylesi bir dönemde, insanlarla bir şeyleri paylaşma ihtiyacımız da doğal olarak tavan yaptı.


Tüm bunlar boş durmamayı, ilerlemeyi, aktif kalmayı, bugünlerde her zamankinden çok ihtiyacımız olan modumuzu yüksek tutmayı amaçlayan ve sağlayan şeyler. Bu trene binen bindi. Oransal büyüklüğünü bilemesem de, bir kesimin ise hafiften paralize olduğunu biliyorum. Belki bazılarımız daha yoğun, bazılarımız da zaman zaman hissetti bunu. Ancak bu duygunun, farklı dozlarda olmakla birlikte herkesi şöyle bir yoklayıp geçtiğine eminim: “TAMAMEN BANA AİT BİR ZAMANIM VAR! Şimdi bununla ne yapmalıyım?”. Alternatiflerin çokluğu ve zamansal kısıtlardan arınmış olmak, alışılmadık bir özgürlüktü. Bazılarımızı zorladı. Kimileri için de, ne yapmak gerektiğine başkasının değil, kendisinin karar vermesi zorlayıcı olmuş olabilir.


Kendimizi motive etmek, hayatta her alanda sürdürülebilir bir denge için gerekli. Çok sık rastlanan ve düştüğümüz bir tuzak, zamanımızı planlamanın, çizelgeler hazırlamanın bizi motive edeceğini düşünmek! Oysa planlama yapmak, harekete geçmeyi veya o planlara sadık kalmayı pek getirmiyor. O halde ne yapalım?


Neyle ve nasıl motive olduğumuza biraz daha yakından bakmak, fikir verebilir. Bunları kendiniz kadar, motive etmek istediğiniz başkaları varsa, onlar için de kullanabilirsiniz.


Motivasyon tipleri ve etki düzeyleri


Dış kaynaklı motivasyon: Ödül ve ceza yöntemleri, insanlara kendilerine kalsa asla tercih etmeyecekleri şeyleri yaptırmak için geliştirilmiştir. İşe yarar mı? Yapılması istenenin yapılmasını sağlama anlamında, evet. Ancak, istemediğimiz şeyleri yaparken daha az mutluyuzdur ve beyin daha az dopamin salgılar. Araştırmalar gösteriyor ki, az miktarda kafa yorma ve yaratıcılık gerektiren eylemlerde bile, dış kaynaklı motivasyon performansı düşürüyor. Bunun bir örneği, sevmediğimiz bir işe sırf maaş ve yan haklar iyi diye gitmektir. Sadece maddi fayda için yaptığımız ve sevmediğimiz bir işi mükemmel ve çok iyi yapıyor olma ihtimalimiz oldukça düşük.


Hedef Temelli Motivasyon: 60’larda Edwin Locke’nin ortaya koyduğu motivasyon teorisine dayanıyor. Bu motivasyon tipi, bizi teşvik ederek ve hedeflerimiz için sıkı çalışmamızı sağlayarak, eninde sonunda onlara ulaşmamızı sağlıyor. Hedefe ulaştığımızda ise, yoğun keyif hissettiren tek seferlik dopamin salgılanıyor. Hemen ardından ise hedonik adaptasyon olarak adlandırılan durum gerçekleşiyor. Yani, elde ettiğimiz hedeflere beklenmedik şekilde alışıyor ve duyarsızlaşıyouz. Hedefe ulaştıktan bazen birkaç dakika, bazen birkaç gün sonra, hedefle ilgili olumlu duygular kayboluyor. Ben bu duyguların tamamen unutulduğunu da gözlemliyorum. Bazen danışanlarımdan geçmişteki başarılarını hatırlamalarını istiyorum ve hiçbir başarısı aklına gelmeyenler oluyor. Oysa karşımda oturan ve hikayesini anlatan bu kişilerin neleri başardığını görüşmemiz sırasında ben objektif olarak görmüş oluyorum. Bu nedenle, kalıcı değil, geçici etki bırakan bir motivasyon tipi. Ve aynı nedenle, kendine hedefler koyarak motive olacağını ve sorunlarını çözeceğini ummak şeklindeki yaygın inanış, çoğunlukla başarısız sonuçlanıyor.


Gerçek motivasyon: Anlam ve vizyon, uzun süreli ve tatmin edici motivasyon sağlıyor. İnsanlar, yaptıklarındaki amacı gördüklerinde, hatta özellikle bunları gerçekte de yapmak istediklerinde en güçlü motivasyon tipi oluşuyor: Esas, gerçek veya içten gelen diyebileceğimiz, yolculuk temelli motivasyon. Bu motivasyon tipi, kişisel vizyon sahibi olmaya bağlı. Hedefleri kovalamaktan farklı olarak kişisel vizyon, kalıcı bir şeyin ifadesidir. Hayatımızda zamanımızı nasıl geçirmek isteyeceğimizin de cevabıdır. Sonuçlara değil, eylemlere, hedefe değil, yolculuğa odaklanır. Bir işyerinde, benzeri pozisyonda ve kıdemde olan çalışanları düşünün. Aralarında pek çoğu yöneticiliğe terfi etmek istiyor olabilir. Genellikle rakipler arasından sıyrılıp o konuma gelen kişi, aslında bir süredir zaten yönetici gibi davranan, kendince bu rolü adeta “giyinmiş” gibi olan olur. Bunu zaman zaman terfi etmek isteyenlere verilen tavsiyeler arasında da duyarsınız. İstediğiniz yere gelmeden önce nasıl davrandığınız, genel tutumunuz, o yere gelebilme durumunuzu belirler. Klasik düşünce, bir pozisyonu/ünvanı elde ettikten sonra onun gereğini yerine getirmektir. İnsan, yönetici olduktan sonra yöneticilerin yaptıklarını yapmaya başlayacağını düşünebilir ve bu mantıklıdır da. Ancak bu şekilde olduğunda yol çok daha uzun, yorucu ve bazen de hüsranla dolu olacaktır. Burada elbette “mış gibi” yapmaktan bahsetmiyorum. Kastettiğim, elde edilmek istenen gerçekliği hayal ederek, içten gelerek, isteyerek yaşamak ve davranışlara yansıtmak, bu durumun enerji verici olması. Bu ayrıca içinizdeki isteği test etmek için de iyi bir fırsat olabilir. Hedeflediğiniz şeyi elde etmek uğruna, onu zaten elde etmiş gibi davranmak size rol yapmak gibi geliyor ve üstünüze oturmuyorsa, belki gerçekten istediğiniz o değildir. Düşünmeye değer.


Corona günlerine geri gelecek olursak… Eğer sizin de bugünlerde zamanınız çoğaldıysa, yapmak istedikleriniz çok, ancak motivasyonunuz düşükse, yukarıdaki satırların size ne söylediğine bir bakın derim. Hatta bir kişisel vizyon çalışması eşliğinde, çok daha isabetli keşifler ile kendi yolunuzu çizmenin tam zamanı olabilir.


Kaynakça:

38 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page